TÜRK DİLİ
Türk milletinin dili Türkçe’dir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay alabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felâketler içinde ahlâkının, ananelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin kalbidir, zihnidir.
Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.
Türk demek dil demektir. Milliyetin çok bariz vasıflarından birisi dildir. Türk milletindenim diyen insanlar her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk harsına, camiasına mensubiyetini iddia ederse buna inanmak doğru olmaz.
Öyle istiyorum ki, Türk Dili bilim yöntemleriyle kurallarını ortaya koysun ve her dalda yazı yazanlar, bütün terimleriyle çoğunluğun anlayabileceği güzel, ahenkli dilimizi kullansınlar.
Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.
Türk milletindenim diyen insanlar her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır.
Türk dili, dillerin en zenginlerindendir.
KÜLTÜR
Bir milletin kültür düzeyi üç safhada; devlet, düşünce ve ekonomideki çalışma ve başarılarının özüyle ölçülür.
Bir millet savaş alanlarında ne kadar zafer elde ederse etsin-, o zaferin sürekli sonuçlar
vermesi ancak kültür ordusu ile mümkündür.
Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey, yüksek kültürde ve fazilette dünya birinciliğini tutmaktır.
Kültür zeminle orantılıdır. O zemin milletin seciyesidir.
Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, ders almak, düşünmek ve zekayı geliştirmektir.
Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür. Bu sözü burada
ayrıca izaha lüzum görmüyorum. Çünkü bu, Türkiye Cumhuriyetinin
okullarında birçok vesilelerle eser halinde tesbit edilmiştir.
1936
Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mâna
çıkarmak, uyanık davranmak, düşünmek, zekâyı terbiye etmektir.
1936
Türkiye Cumhuriyeti çocukları, kültürel insanlardır. Yani
hem kendileri kültür sahibidirler, hem de bu özelliği muhitlerine
ve bütün Türk milletine yaymakta olduklarına kanidirler.
1936
Millî kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyetinin
temel dileği olarak temin edeceğiz.
1932
Bir millî terbiye programından bahsederken, millî karakter
ve tarihimizle mütenasip bir kültür kastediyoruz.
Temmuz 1924
Şimdiye kadar takibolunan tahsil ve terbiye usullerinin
milletimizin gerilemesinde en mühim etken olduğu kanaatindeyim.
Onun için millî terbiye programından bahsederken eski devrin
hurafatından ve yaradılışımızla hiç de münasebetli olmayan
yabancı fikirlerden, Doğudan ve Batıdan gelen tesirlerden
tamamen uzak millî seciye ve tarihimizle mütenasip bir kültür
kastediyorum. Çünkü millî dâvamızın inkişafı ancak böyle
bir kültür ile temin olunabilir. Lâlettayin bir yabancı
kültürü şimdiye kadar izlenen yabancı kültürlerin neticelerini
tekrar ettirebilir. Kültür zeminle mütenasiptir. O zemin
milletin seciyesidir.
15 Temmuz 1921
Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey, yüksek kültürde ve
yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır.
3.8.1932
SANAT
Bir milletin yenileşmesinde ölçü, musikide değişikliği alabil mesi, kavrayabilmesidir.
Millî, ince duygulan, düşünceleri anlatan, yüksek deyişleri, söyleyişleri toplamak, onları bir gün önce, genel son musiki kurallarına göre işlemek gerekir. Ancak bu sayede, Türk milli musikisi yükselebilir, evrensel musikide yerini alabilir.
SANAT
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
Yüksek bir insan topluluğu olan Türk Milleti'nin.tarihi bir özelliği de, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir.
Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz... Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkar olamazsınız.
Sanatkar, toplumda uzun çaba ve çalışmalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır.
Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa, tam bir hayata sahip olamaz.
Bir milletin sanat yeteneği güzel sanatlara verdiği değerle ölçülür.
"Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir... Türk milleti milli birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir… Türk milletinin tarihi bir niteliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni
alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır..."
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
BİLİM VE TEKNOLOJİ
Bilim, gerçeği bilmektir.
Bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve ulusun her bireyinin kafasına koyacağız.
Hayatta en hakiki mürşit, ilimdir.
Dünyada herşey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir.
Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.
Dünyada herşey için, medeniyet için, hayat için, başarı
için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin
dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru
yoldan sapmaktır. Yalnız ilmin ve fenin yaşadığımız her
dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri
zamanında takip etmek şarttır. Bin, iki bin, binlerce yıl
önceki ilim ve fen lisanının koyduğu kuralları, şu kadar
bin yıl sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak elbette ilim
ve fennin içinde bulunmak değildir.
1924
Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz.
Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile alakasız yaşayamayız...
Aksine yükselmiş, ilerlemiş, medeni bir millet olarak medeniyet
düzeyinin üzerinde yaşayacağız. Bu hayat ancak ilim ve fen
ile olur. İlim ve fen nerede ise oradan olacağız ve her
millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt
ve şart yoktur.
1922
Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin,
inanışların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi
çok güç olur; belki de hiç olmaz. İlerlemede geleneklerin
kayıt ve şartlarını aşamayan milletler, hayatı, akla ve
gerçeklere uygun olarak göremez. Hayat felsefesini geniş
bir açıdan gören milletlerin egemenliği ve boyunduruğu altına
girmeye mahkumdur.
1922
Başarılı olmak için aydın sınıfla halkın zihniyet ve hedefi
arasında doğal bir uyum sağlamak lazımdır. Yani aydın sınıfın
halka telkin edeceği idealler, halkın ruh ve vicdanından
alınmış olmalıdır.
1923
Halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak daha çok aydınlara yöneltilen
bir vazifedir. Gençlerimiz ve aydınlarımız niçin yürüdüklerini
ve ne yapacaklarını önce kendi beyinlerinde iyice kararlaştırmalı,
onları halk tarafından iyice benimsenip kabul edilebilecek
bir hale getirmeli, onları ancak ondan sonra ortaya atmalıdır.
1923
Taassup cahilliğe dayanır. Bundan dolayı taassubu olan cahildir.
İlim mutlaka cahilliği yener, o halde halkı aydınlatmak
lazımdır.
1923
Bu millet ve memleket ilme, irfana çok muhtaç; tahsil yapmış,
diploma almış gelmiş, olanları korumak kadar doğal ve lüzumlu
bir şey olmaktan başka, parti parti eğitim ve öğretim görmek
için ilim ve fen almak için Avrupa'ya, Amerika'ya ve her
tarafa çocuklarımızı göndermeye mecburuz ve göndereceğiz.
İlim ve fen ve ihtisas nerede varsa, sanat nerede varsa
gidip, öğrenmeye mecburuz. Bu nedenle artık himaye ok zayıf
kalır. Bunun yerine mecburiyet geçerli olur.
1923
İlim ve özellikle sosyal bilimler dalındaki işlerde ben
emir vermem. Bu alanda isterim ki beni bilim adamları aydınlatsınlar.
Onun için siz kendi ilminize, irfanınıza güveniyorsanız,
bana söyleyiniz, sosyal ilimlerin güzel (yapıcı) yönlerini
gösteriniz, ben takip edeyim.
1923
Ben, manevî miras olarak hiç bir ayet, hiçbir dogma, hiçbir
donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım
ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda
olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere
tamamen eremediğimizi fakat asla taviz vermediğimizi, akıl
ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir.
1923